30 Ocak 2009 Cuma

Bu yazımı birzcık özür yazısına ayırmak istiyorum açıkçası.Maalesef bilgisayarımda yaşadığım problem yüzünden internetimi hatta bi çoğu programımı kullanamıyorum.Bu yüzden herşeyim aksamış durumda =(.İndirdiğim bi program nedeniyle virüs girdi internete girdikten bi süre sonra kendi kendine kapanıo.Bir haftadır babaannemde kalıyorum artk kuzenimden idare etmeye çalışıcam.(Hocam sizden özürdiliyorum bu konuda lütfen affedin!).Onun dışında tatilim gayet sıradan geçio.Spor yapıyorum,kitap okuyorum,sinema,evde film derken geçio.Geçen hafta da İtanbul Modern Sinemaları na gittim ve çok keyif aldım.Zaten sadece manzarası bile yeterli oluyor benim için tüm günümü orda geçirebilirim...Onun dışında ödevimiz olmamasına rağmen ödev varmış gibi yaşıorum maalesef ikizime çok fazla ödev verilmiş elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum her ne kadar zor olsa da.İçim el vermiyo onu kağıtlarla boğuşuken görmeye.Bu yazım çok karışık oldu pek te beğenmedim ama aklıma gelenler ya da anlatabileceklerim bu kadar=)Diğer bir yazımı en kısa zamanda yazmam dileğiyle...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Belki biraz karamsar olucak ama Can Dündar'ın yazısı beni bunları düşündürmeye itti.Hayata baktığımızda hepimizin başına geleceği kesin olan tek şey ölümdür.Ancak ne zaman ölüceğimizi hiçbirimiz bilmiyoruz.Belki bugün,belki yarın,belki de daha sonra...Aslında bilmemiz gereken tek şey her insanın hayatında farklı da olsa farkında olması gereken çok şeyin olduğu.Daha yazıyı okumayı bitirmeden düşündümde;
FARKINDA OLMALI İNSAN...

Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı. Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark etmeli anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını Fark Etmeli. Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli. Henüz Bebekken 'Dünya Benim!'Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!'Dercesine Apaçık Kaldığını Fark Etmeli. Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli. Baskın Yeteneğini Fark Etmeli Sonra. Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini Fark Etmeli İnsan Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli. ?Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini Fark Etmeli. Eşref-İ Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu Fark Etmeli. Ve Ona Göre Yaşamalı. Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü Fark Etmeli. Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını Fark Etmeli. Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü Fark Etmeli. Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama Arka Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu Fark Etmeli. Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini Fark Etmeli. FARK ETMELİ.
Ömür Dediğin Üç Gündür,Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.Hayat Kısa,Kuralları Yık,Kolay Affet,Yavaş Öp,Kalpten Sev! ,Kahkahalara Boğul,Ve Yüzünü Güldürmeyi Başaran Hiç Bir Şeye Sırtını Dönme...

10 Ocak 2009 Cumartesi

Bir Sevgi Öyküsü
Bu hafta ödevleri de bitirmenin verdiği huzurla zamanımın çoğunu kitap okumaya ayırdım.Başlılkta da belirttiğim gibi kitabın adı ‘Luisito’idi.Herkesin bi kitaptan beklentileri farklı olabilir belki ama bu gerçekten herkesin sevebileceği bir öykü..Okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım gerçekten 2 günde bitti kitap gerçi çok ta uzun değildi zaten=).(104 syf).Bu arada LUISITO eskilere dayanan Yüreğiğnin Götürdüğü Yere Git’in yazarıSusanna Tamaro’nun bir gazete haberinden esinlenerek yazdığı bir kiap.Biraz kendi yorumlarımla biraz da kopya çekerek yazdığım kitap özeti aşağıda…
Luisito
Susanna Tamaro

Kitap Anselma adında yaşlı ve emekli bir öğretmenin hikayesini anlatmaktadır.Anselma Roma’daki evinde yıllardır yalnız başına yaşamakta, artık tanıyamadığı bu dünyada kendini gereksiz hissetmektedir. Her günü acı ve hüzün doludur. Bir yaz gecesi çöp tenekesinin dibinde terk edilmiş olağanüstü bir papağan bulur. Luisito adını verdiği papağan, Anselma’nın yüreğindeki sevgiyi yeniden keşfetmesini sağlar.
yaşamıyla hesaplaşmayı göze alan Anselma, Luisito sayesinde, dünyanın ona unutturmaya çalıştığı yaşama sevincini yeniden duymaya başlar. Luisito, bazen şaşırtan, duygulandıran bazen de eğlendiren bir öykü. Aynı zamanda tekdüze ve sevgisiz bir yaşamın güzelliğini ve sevgisini ortaya çıkaran bir roman.

1 Ocak 2009 Perşembe

Siz de Okuyun!

Bu gün Erkan Hoca'nın mailini aldıktan sonra ve yılın ilk günü olması nedeniyle yazmak istedim.Öncelikle yeni yılın ve nice yeni yılların herkesin tüm dilediklerini gerçekleştirerek sağlıklı,huzurlu ve mutlu günler getiresini dilerim.Tatilin ilk haftası neredeyse bitmek üzere ve ben hala ödevleri düzene sokamadım=( .Umarım bu haftasonuna kadar hepsini halleder ve tatilimin diğer kısmını huzurla geçirebilirim=).Bunun dışında hayatımda maalesef buraya yazmaya değicek kadar ilginç şeylerin olduğunu düşünmüyorum ama geçenlerde bir mail geldi ;Avrupa ve Amerika'da 2-9 yas çocuklara Tanri'ya iliskin düsüncelerini sormuslar. Dinsel egitimin bir parçasi olarak çocuklara 'Tanri'ya bir mektup yazın ve duygularinizi isteklerinizi anlatin' demisler.Çocukların iç dünyasını tüm saflığıyla yansıtan bir yazı.Okurken çok güldüm,sizinle de paylaşmak istedim...>
1) Canim canim Tanri, Astronotlari öyle yukari firlatip firfir> döndürmelerinden ödüm kopuyor. N'olur onlarin bizim evin çatisina> düsmelerine izin verme.> Dostun Norman --4.5 yasinda--> >
2) Sevgili Tanrim, Insanlarin ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine> neden elindekileri tutmuyorsun? Jane --6 yasinda--
3) Sevgili Tanri, Sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben> ufacik bir saka bile yapsam yiyorum firçayi. Jodie --6.5 yasinda--> >
4) Sevgili Tanri, Bizi hiç merak etme çünkü bizimkiler çok dindar.> Teddy --9 yasinda--
5) Sevgili Tanri, Kitabini okudum ve begendim. Bütün o fikirler nereden> geldi aklina? John --8 yasinda--> >
6) Sevgili Tanri, Zürafalarin görünümünü isteyerek mi böyle yaptin, yoksa> yanlislikla mi oldu? Norman --4 yasinda--> >
7) Tanrim, Incil'de neden hiç karinin adi geçmiyor? Yoksa Incil'i yazarken> daha evlenmemis miydiniz? Larry --6 yasinda--
8) Sevgili Tanrim, Eger Tanri ben olsaydim bu kadar iyi olmazdim.Bunu> aklindan çikarma.> Michelle --6 yasinda--
Burdan da görebiliyoruz ki çocukların hayal dünyaları gerçekten de çok geniş.Bazen onları dinlemek,onlarla zaman geçirmek yapılabilecek en iyi şeylerden biri.Sizi gerçek dünyadan kısa bir süre de olsa uzaklaştırıyor ya da tam ortasına itiyor=)